• slayt
Duyurular

DEĞERLİ KÖYLÜLERİMİZ;
GÖKKÖY VE ÇEVRESİNDE AŞAĞIDA BELİRTİLMİŞ OLAN SOYADLARINA AİT TAŞINMAZLARIN HAK SAHİPLERİNE SATIŞINA İLİŞKİN BAŞVURU İŞLEMLERİ BAŞLAMIŞTIR.
6292 sayılı Kanun kapsamında 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar ile Hazineye ait tarım arazilerinin bu Kanun kapsamında satışına ilişkin olarak; TAPU ÇIKARTILMASI İÇİN, BAŞVURU FORMU (Ek-2/A) DOLDURULARAK 15.10.2021 TARİHİNE KADAR, MUHTARLIK BİRİMİNE TESLİM EDİLMESİ GEREKMEKTEDİR.  BU KONU İLE İLGİLİ
25.EYLÜL.2021 CUMARTESİ GÜNÜ 
SAAT 11:00’DE 
ESENYURT DERNEK YÖNETİM BİNASINDA,
ADA PARSEL VE BAŞVURU FORMU TEMİNİ KONUSUNDA DETAYLI BİLGİ VERİLECEKTİR.
BEKİŞ
GÜZEL
BAL
TOPAL
ÇITAK
BABA
YİĞİT
ŞEN  
SOYADLARINA AİT TEMSİLCİ VE AİLE FERTLERİ BİLGİ ALMAK İÇİN KATILMALARINI ÖNEMLE RİCA EDERİZ.
TOKAT REŞADİYE GÖKKÖY SOSYAL YARDIMLAŞMA DERNEĞİ
www.gokkoy.com


DEGERLI UYELERIMIZ; DUNYADA VE ULKEMIZDE YASANAN CORONA (Covit-19) VIRUS SALGINI SEBEBI ILE TOPLU ALANLARDA YAPILAN ORGANIZASYONLARA TEDBIR AMACLI YASLI VE KRONIK HASTALARIN KATILMAMASINI, KATILACAK OLAN, DEGERLI CANLARIN ISE EL TEMASI KURMAMALARINI. TOKALASMAMASINI SARILIP KUCAKLASMAMAYA OZEN GOSTERMELERINI ONEMLE RICA EDERIZ. TEDBIR BIZDEN TAKDIR YUCE ALLLAH'TAN HIZIR HEPIMIZIN YARDIMCISI OLSUN. GOKKOYU SOSYAL YARDIMLASMA DERNEGI www.gokkoyu.com

DEĞERLİ ÜYELERİMİZ;

DEVLETIMIZIN CORONA (Covid-19) VIRUSU'NE KARSI GONDERMIS OLDUGU RESMI BILDIRGE SONUCU, DÜĞÜNLERİMİZ, NİŞANLARIMIZ, YEMEKLERİMİZ VE DIGER ETKINLIKLERİMİZ IKINCI BIR BILDIRGEYE KADAR YAPILMAYACAKTIR.

DERNEK YONETIM KURULU


ALTUNDEDE KOMİTE DUYURUMUZ
DEĞERLİ ÜYELERİMİZ;
BU SENE 01.AĞUSTOS.2020 TARİHİNDE 10.CUSUNU YAPMAK ÜZERE HAZIRLIKLARINA DEVAM ETTİĞİMİZ,
ALTUNDEDE KÜLTÜR FESTİVALİMİZ DÜNYA VE ÜLKEMİZİ TEHDİT EDEN COVİD-19 VİRÜS SALGINI SEBEBİ İLE BU YIL YAPILMAYACAKTIR. ÖNÜMÜZDEKİ SENELERDE DAHA SAĞLIKLI VE ÇOŞKULU BİR ŞEKİLDE BULUŞMAK DİLEĞİ İLE TÜM DOSTLARA SAĞLIKLI GÜNLER DİLERİZ...

TOKAT REŞADİYE GÖKKÖYÜ SOSYAL YARDIMLAŞMA DERNEĞİ


DEĞERLİ GENÇLER;

16.ŞUBAT.2020 Tarihinde Dernek Merkezinde Yapılan Gençlik Kolları Toplantısında, Yeterli Çoğunluk Sağlanamadığı Ve Gelen Arkadaşların Oy Çokluğu Kararı İle İleri Bir Tarihi Ertelenmiştir. Yeni Bir Seçim Yapılana Kadar Mevcut Gençlik Kolları Sorumlusu, Sn. Erhan SEVİL Görevine Devam Edecektir.Toplantıya Katılan Tüm Arkadaşlar Teşekkur Ederiz.

Yönetim Kurulu,

 

 

 


Değerli Üyelerimiz;

Derneğimizde Üye Kaydı Gözükmeyen Üyelerimizin, Üye Kayıt Formu İmzalayarak Yönetici Arakadaşlara Teslim Etmesi Gerekmektedir. Üye Kayıt Formunu www.gokkoyu.com adresindeki Dosya İndirme Panosundan Ulaşabilirsiniz...


Değerli Üyelerimiz;

Dernek MESAJ Sisteminde Cep Telefon Numaraları Değişen Yada Güncel Olmayan Üyelerimiz Dernek Yöneticileri İle İrtibata Gecip Telefon Numaralarını Güncellettirebilir...

Yönetim Kurulu


Değerli Üyelerimiz;
Aidat Borçlarınızı Aşağıdaki Banka Hesaplarımıza T.C Kimlik No Belirterek Yapabilirsiniz...
Garanti Bankası - Ümraniye Sanayi
Şube Kodu: 787
Hesap No: 6298579
IBAN: TR65 0006 2000 7870 0006 2985 79
Hesap Sahibi: TOKAT REŞADİYE GÖKKÖYÜ SOSYAL YARDIMLAŞMA DERNEĞİ

 


Değerli Üyelerimiz;

Altundede Festival Etkinliği Bu Sene, Kurban Bayramının 2. Günü Olan 1.AĞUSTOS.2020 Tarihinde Yapılacaktır. Altundede Komite Başkanlığına, Beşdere Dernek Başkanı Sn. Ayşe Türüt Hanım Seçilmiştir...


Tokat Hava Durumu
Anket
Döviz Bilgieri
Merkez Bankası Döviz Kuru
  ALIŞ   SATIŞ
USD 0   0
EURO 0   0
       
Özlü Sözler
Bir insana yapılacak en büyük kötülük, ona umut verip sonra hiçbir şey olmamış gibi gitmektir. Friends
Sponsorlarımız
Köyümüzün Tarihçesi


      Moğol baskısı Şehzadelerin taht kavgaları ve kuraklık etkisiyle Orta Asya’dan göç eden atalarımız, bugünkü İran’ın sınırları içinde kalan Horasan’a geldiklerinde, İslamiyet’te Emevi düşüncesini kabul etmeyerek kıyımlara, zulümlere, sürgünlere maruz kalan Ehlibeyt soyundan 6. imam Musa Kazım Rıza ve yakınları ile karşılaşıp tanışır. Tüm inceliklerini kaynağından öğrenen atalarımız İslamiyet’i yaşam koşulları ile birleştirerek kabul ederler.

 

      Anadolu’ya ilk büyük göç dalgası 1071 Malazgirt zaferinden sonra gerçekleşmiştir. Türkistan, Harzem, Horasan, Azerbaycan, Suriye, Iraktan   gerek fetihlerle birlikte gerekse fetihlerden sonraki göçlerle Anadolu’ya geldiler.

 

     Cesur, Muharip eli ayağı sağlam dürüst bu insanlara  Türkmen denirdi. Genel olarak konar-göçer  hayat yaşayan, geçimlerini hayvancılık ile sağlayan, mevsimlere göre ova ve  yaylalarda kurduklar çadırlarda oturan bu kavimler Oğuz Türklerinden başkası değildir. Anadolu’nun İslamlaştırılıp Türkleştirilmesi sırasında Oğuz boyları Anadolu’nun her tarafına yayıldı.

     1243 yılında Kösedağ (Erzincan) savaşında Selçuklular Moğollara yenilirler, bunun akıbetinde kendilerini bir daha toparlayamazlar   ve  Anadolu’da beylikler dönemi başlar.

      Bu Beylikleler: Karaman, Hamid, Teke, Menteşe, Saruhan, Germiyan, Karasi, Çandarlıoğulları, Danişmentler, Mengücekeler, Dulkadiroğluları, İsfendiyaroğulları gibi beyliklerdir.

      Beylikler devride Erzincan’ın  Kemah ilçesine yerleştirilen atalarımız uzun bir süre burada ikametgâh ederler. Ecdadımız, Osmanlı imparatorluğunun kuruluş yılları 1299 ile Hacı Bektaşi Veli’nin Anadolu’ya gelişi  1270 de imparatorluğunun yapılaşmasında, Aleviliğin gelişmesinde Temel taşı olurlar.

      Osmanlı devletinin fetih edilen yeni yerlere yerleştirme planları, düzenlerinin bozulmasına yol açtı. Göçmeye alışık olan atalarımız ‘Türkmen’ler Sivas ili sınarları içindeki Banaz’a gelip yerleşir.

    Kemah’tan  geldikleri için ecdadımıza Kemahlı diye hitap edilmeye başlanır. Sultan 2. Murat Han ve Fatih Sultan Mehmet (          ) zamanında bazı haklar tanınarak yerleştirilen göçerler yerleşik düzene geçerek yut yuva edinirler.

     Bir araştırmanın neticesinde,  Banaz da Kemahlı’ nın  Soku içinde ‘’Aşlık Bulgur dövülen taşı‘’ 1970’li yıllara kadar duruyordu. 

      Zamanla, Medrese ve camiler vasıtası ile Sünnilik ve Arap milliyetçiliğinin ön plana çıkarılması, diğer mezhepleri olumsuz yönde etkiler. Hilafetin Mısırdan getirilmesi (      )’de  tuzu biberi olur. 

       Osmanlı imparatorluğu (Yavuz Sultan Selim) ile İran imparatorluğu (Şah İsmail)  arasında çıkan büyüklük ve çıkar savaşları, Anadolu’da yaşayan, imparatorluğun kuruluşunda malını canını veren  Alevilere iftira ve karalamalar yaparak kıyımlara uğrattı.  Yavuz Sultan Selim  İran seferine Çıkmadan önce kadısı Ebu Sud vasıtası ile güya dini bir ferman yayınlatır. Bu fermanın arkasına sığınarak  kendisine engel teşkil edeceğini düşündüğü Alevileri katlederek köylerini yakarak, mallarını talan ederek yaşam hakkı tanımaz.

     Yaşamaları ve nesillerinin deva edebilmesi için Banaz’da kalmanın hiçbir anlamı kalmamıştır. Can korkusuyla yükte hafif pahada ağır ne varsa yanlarına alıp yola çıkarlar.  Çok uzun ve meşakkatli geçen bir yolculuktan sonra  Tokat ilinin Almus İlçesine bağlı Kavaklık köyüne gelirler.

      Horasan da, Kemah’da, Banaz’da öğrendikleri İslam’i bilgileri, ahlaki değerlere önem veren yaşam biçimleri atalarımızın hep kılavuzu olacaktır.  Verilen kısa bir moladan sonra yola devam kararı alınır, lakin ailelerden bir tanesi burada yerleşmeyi uygun görerek Kavak’lıkta kalır.( Kemalli diye anılırlar). Geçtiği güzergahlar da Kemahlı diye adlandırılan atalarımız ufak bir harf değişikliği ile bundan sonra hep Kemallı diye anılacaktır.

     Takriben 40km  yol daha kat ederek, bugünkü  ismi ile Türk  Tomara sı  diye anılan yörede çadırlarını kurarlar. Anadolu’nun bozkırlarından, Doğu Karadeniz’in dağ eteklerinde ormanlık bir bölgede önlerinde verimli topraklar ve ırmak, arkalarında ihtiyaçlarını karşılayacakları, icabında saklanabilecekleri orman olan bu yer Kemallı için bulunmaz bir velinimettir.

     Yavaş yerleşik düzene geçilmeye başlanır, ihtiyaçları doğrultusunda değirmen (yakın zamana 1965’li yıllara kadar ayakta kalan Kemallı’nın birlik değirmeni) kurulur, ağıllar yapılır, çadırlar sabitlenir, bahçeler düzenlenir, geleceğe umutla bakılmaya başlanılır.

     Lakin bu hevesleri uzun sürmez, Osmsalı boş durmamış izlerini bulmuştur, türlü sebepleri ileri sürerek dini istismar ederek ( Osmanlı sancağının dalgalandığı her yerde tek mezhep İmamı Azam Ebu Hanefi Mezhebi) geçerlidir safsatasıyla diğer mezhep ve inanışlara ibadet  imkanı yaşama şansı vermez.

     O zamanın koşullarını göz önünde bulundurursak konup, göçmenin zorluklarını kestirmek zor olmasa gerek. İnançlarından ödün vermeyen, asimile olmayı kabullenmeyip yaşamlarını özgürce devam ettirmek isteyen Kemallı’ya yine göç etmek düşmüştür.

   

 

       Bin beş yüzlü yılların ilk yarısında dört kardeş, Halil Emmi (Halem migil), Hüseyin Ağa (Hüseyin Eğel ), Yusuf Ağa (Yusuf Eğel), Ali Emmi ( Ali Emiğil) ve tahminen 15-20 kişilik aile efradı ile birlikte etrafı dağlarla, ormanlarla çevrili taşlık, kayalık derelerin içinde adına yakışır bir mekana Gökköyü ne gelinir. Kemallı çadırlarını kurar, bu çadırda Kayabaşında  vardır. Kadro yavaş şekil almaya başlar.

 

    Aynı dili konuşan, aynı mezhebe mensup kaderleri de bire bir örtüşen Kemallı ve Sütçüler  uyum sorunu yaşamdan kaynaşır. Daimi yaşayacağımız bu yerlerin, Pontus imparatorluğu (1243- 1461)  dönemlerinde de yerleşim yerleri olarak kullanıldığı, yapılan kaçak kazılardan, temel açılırken çıkan ufak tefek tarihi eserlerden, nöbet pınarından köyün içine kadar gelen künklerden (Pöğrek), kavak oluğunun üst tarafındaki Kilise boynundan,   Kül Tepesindeki eski mezar kalıntılarından anlıyoruz.

 

   Osmanlının dayatması ile göçe zorlanan bir Türkmen kavimi  Keşlikliler, bir duyumuma göre Samsun’un Ladik ilçesinden, diğer söylenene bakılırsa Turhalın Vazanna köyünden gelip Gökköyü topraklarına yerleşip kadronun tamamlanmasına etken olurlar. 

 

      Hayvancılıkla geçimini sağlayan, zamanla tarıma yönelen inandıkları doğrultuda ibadetlerini yapabileceklerine kanaat getiren, gittikçe kalabalıklaşan büyük dedelerimiz, ilk iş olarak köyün sınırlarını belirlerler.

       Güney ve kuzeyi iki ırmak (Kelkit çayı- Yeşil ırmak) arası, doğusu suçatından, Döllük köyü batısı (Gökköy’lülerin birlik tarlası)’ndan  Sırıklı Tekkesinin üstünden,  çimenin çayır Arzalan köyü ve Yemişen köyünün sınırından ırmağa, Batısı Tomara Çekezinden başlayıp,  Sivri’nin üstünden şişaların kaştan Filtise’nin yaylasından (Gökköy’lünün olan bu yayla zamanında bir batman tütüne satıldığı söylenir) Darı Dere köyünden ırmağa kadar olan çok geniş bir alan.

       Atalarımıza ithaf edilen ‘Kemallı’ya heveslik gelmez’ sözünün ne kadar zor koşullar altında bu günlere geldiklerinin en güzel kanıtı olsa gerek.

       Yaz ve bahar aylarında şevk ile dünya işine, kış mevsiminde aşk ile ahiret işine sarılırlar. Hacı Bektaşi Veli felsefesini, Pir Sultan Abdal yolunu, horasandan Anadolu’ya ilk göçte Türkmen beyi, Ali Firuzen  beyin ; ‘kültürünüzü yozlaştırmayın, yabancıdan kız alıp, kız vermeyin, doğru bildiğiniz yoldan sapmayın, birbirinize saygı duyun, aşınıza-eşinize sahip çıkın’   öğütlerini kılavuz kabul edip günümüze kadar gelmesine vesile olmuşlardır.

 

        Pirimiz  Hacı Bektaşi Veli soyundan gelen, Ulusoylar’a saygılı, ocağımız Pir Sultan Abdal’ın Zayıf Yusuf ‘’ Türbesi 1900 yılına kadar çile hanede idi ’’ ocağına bağlı din işlerine siyaset karıştırmadan dünya işlerine Osmanlı kadılarına intikal dahi ettirmeden inançları doğrultusunda, Görgü cemlerinde rızalık yolu ile çözümlenmesini tercih etmişler. 1860 yılında Osmanlı ile Rusya arasında mübadele gereği Kafkasya’daki Çerkezlerin Anadolu’nun müsait yerlerine yerleştirme planları vardı. Bu mukavelet doğrultusunda Osmanlının tahsis memurları yurdumuzun değişik yörelerinde Çerkezlere  yerleşim yeri ararken, sınırları çok geniş olan Gökköyü’nede gelip, ırmak kıyısının elverişli olduğunu, eğer iki teneke kavurma, tereyağı süt verirlerse müsait yer olmadığını bildireceklerini söylerler. Rüşvet istekleri kabul edilmeyince, sınırlarımız içindeki en güzel ve verimli yerleri Çerkezlere tahsis ettirirler.

 

      Çile haneye yerleştirilen Çerkezler, Osmanlı devletini de arkalarına alarak gerçek sahipleri olan, Burungil’leri Dolay köyüne göç etmeye mecbur bırakıp Kemallının da bağlı olduğu ocağın kurucusu Zayıf Yusuf’un Türbesini de yıkarlar.

 

        Türklük İslamiyet, Alevilik üçlemenin tüm kavramlarını kaynağından yaşayarak öğrenen, bu bilgilerini gelecek nesillerine sinsile yolu ile devir ederek  köprü vazifesi gören; Kul Mahmut, İbil Emmi, Halil Çavuş(Halil Emigilden), Ali Efendi Molla Hasan, Top oğlan Sevder oğlu Eset, Elik Hasan, Molla Yusuf Çelebi, Gücek Muharrem, Molla Mehmet ve ismini bilemediğim nice büyüklerimizi, dedelerimizi şükranla anıyoruz.

 

        Vebalıyla, sevabıyla  600 yıllık imparatorluk ve saltanat gitmiş, yerine  ulu önder Mustafa Kemal  Atatürk’ün kurduğu genç Türkiye Cumhuriyeti gelmiştir. Savaşların, yokluk ve kıtlığın hüküm sürdüğü ama ümitlerin yeşerdiği yıllar başlamıştı. Cumhuriyet devrim ve inkılapları, alevi toplumu için bulunmaz bir nimet Atatürk de bir dahi idi. Cumhuriyet devrimleri semeresini Köyümüz’e 1936 yılında eğitime başlanan okul ile gösterdi. Eğitmen bir öğretmen nezaretinde üç yıl devam eden eğitim 1939  Erzincan depremi diye bilinen, yöremizde büyük ölçüde etkileyen, çok büyük mal-can kaybına sebebiyet veren zerzele ile eğitime ara vermek zorunda kalındı  

Reşadiye  Erzincan

Sallandı beşik gibi

Evlerimiz yıkıldı

Başımıza çul gibi

Reşadiye ırmağı

Doldu taştı pazara

Veli beyle oğlunu

Bir koydular mezara

 

      Depremden sonra yazılan bu ağıttan da  anlaşılacağı gibi, açılan yazları kapatmak, verdiği acıları unutmak, köylümüzün uzun yıllarına mal oldu.

       Cumhuriyetin imkanları çok kısıtlı olduğundan kısa zamanda yeni okul yapılamadı. Ara süreci iyi değerlendiren büyüklerimiz o dönem gençliğine Arapça eğitim vererek, gelecekte dini vecibelerimizi yerine getirmemize ön ayak oldular. O zamanın gençliği  şimdilerin orta kuşağı olan bu büyüklerimizden birkaçının ismini şöyledir...

 

       Hocaları;  Yusuf Eryılmaz (Molla Yusuf), Halil Ulu (Dombulun Halil), Balı Bal (Balı Dede), Öğrenciler: Hasan Bal, Halil Aykut, Şükrü Özer, Ali Dırık, Bayram Ata, Ali Topal (Alo), Halil Ata,  Ali Güzel, Bekir Ata, Salih Güzel, İhsan Ermiş, Kemal Bal, Durmuş Bal.

 

       Aynı zaman dilimi içinde sırayla Hasan Emir (İmiz oğlu)  oğlu Ahmet Emir’i, Veli Eryılmaz (Köse Velisi) oğlu Bekir Eryılmaz’ı, Bayram Yücel (Kilci Bayram) oğlu Bekir Yücel’i kısıtlı imkanları dahilinde yakın köylere devamında şehirlere göndererek tahsillerini tamamlamasına olanak sağladılar.

 

       Mustafa Kemal  Atatürk’ün yeri Alevi toplumlarında bir başkadır. Bir Ali’dir, bir Veli’dir bir Nebi’dir. O her şeyidir. Emanet ettiği Cumhuriyet  ise ilelebet koruyup gözetmeye, dejenere edilmemesine özen göstermemiz gereken kutsal bir emanettir.

 

      Nüfusu kalabalıklaşan malı, davarı çoğalan geçim şartları ağırlaşan, 1950-1952 yılları aralığında Dolay, Döksere, Dere köy’ün muhtarlıklarını ayrılması ile kopmalar başladı.

      Eski yazı (Arapça) Eğitimini tamamlayan yukarıda isimlerini saydığım kişilerden bazıları komşu köylerimizden Filtise, Mineğer, Çad da kendi köyümüzde ise Balı Dede bizim kuşağa eğitim yaptırıyordu.

 

       İkinci dünya savaşına girmemiş olan devletimiz, o savaşın olumsuzluklarında etkilenmiş  çok şeyin yokluğunu kıtlığını çekmiştir. Bu yokluk ve kıtlıklar ileriki yıllarda etkisini göstermiştir. 1940-1955 yıllarında dünyaya gelmiş olan kuşaklar bu yoksulluğun etkisini omuzlarında hissederek yükün altında ezilerek zorlu bir hayat mücadelesi vererek hayatlarını kazanabilmişlerdir. Bu acı bir gerçek.

 

      Gökköyü için esas devrim Ahmet Emir’in ailesinin emeğini başarıyla süsleyip övünç kaynağı ‘öğretmen’ olarak 1960 yılında köyümüze atanması ile başladı. Devletimizin kısıtlı imkanlarla desteklediği, geri kalan tüm ihtiyaçların köylümüz tarafından karşılanması ile  eğitim ve öğretime geçildi.

 

      Okul çağı gelmiş, hatta biraz geçmiş (1947-1952) doğumlu olan, 62’si köyümüzden 12’si Dolay köyünden (iki köy arası 3km her gün gelip gidilirdi)  toplam 74 öğrenci ile eğitime başlandı.

         Her sabah okula gelişimizde elimizde okul sobasının yakılmasında kullanılacak olan odunu getirirdik. Getiremeyecek durumda olanlar hariç tüm öğrenciler yakıta katkıda bulunurlardı. Ayrıca, akşamları köyümüzün kadınlarına okuma azma kursu verilerek gelişmelerine yardımcı olundu.  İlk yıllarında tek öğretmen Ahmet Emir’li olan  okulumuz Yılmaz Hergüner ve vekil öğretmen Kadir Koyuncunun atanması ile üçe çıktı.

         Ah o ilk okul yıllarının tatlı günleri; 23 Nisan bayramlarındaki coşku ve neşe: Komşu bir köyün okulu ile ortaklaşa düzenlenen daha önceden belirlenen bir mesire yerinde bir araya gelinip, burada öğretmenlerin yaptığı açılış konuşmasından sonra şiirler okunup türküler söylenmesi arkasından müsabakalara geçilmesi.

1. Çuval yarışı

2. Yumurta yarışı

3. Yoğurt yeme yarışı

4. Mendil kapma

5. Koşu

6. Güreşi v.b. gibi

 

       Kardeşlik, dostluk, arkadaşlık, sevgi, saygı hepsinin en iyisi vardı. Büyük küçüğü sever küçükte büyüğe saygı duyardı. Köyümüzün dışında köy görmek değişik kişileri tanımak, ayrı bir ortamda bulunmak insanların görgü bilgilerini de artırdığı gibi dostluk bağlarını da kuvvetlendirirdi. 

 

     Dört yüz elli yıldır unuttuğumuz göç yine kapımızı çalmıştı, 1937 yılında 42 olan  hane sayısı 1960’lı yıllara gelindiğinde 90 haneyi geçmişti. Verimsiz topraklar, İstanbul’da simit ve geçici işçilikten kazanılan kazanç, Turhal şeker fabrikasında mevsimlik işin getirisi, dağın yamacında orman özelliğini yitirmiş çalıkların kesilmesi ve kütüklerin sökülmesi ile edinilen tarla (kırık )’ların bereketsizliği kalabalıklaşan nüfusun  ihtiyacına cevap vermiyordu.

Başkan'ın Mesajı
Aidat Borcu Sorgulama
Son Ziyaretçi Yorumları
Bayram Güldük
Web Sitemiz hayırlı olsun emeği geçen arkadaşlara teşekkür eder. Siz değerli üyelerimizle birlikte daha güzel işleri başaracağımıza inanıyoruz.SAYGILARIMLA. BAYRAM GÜLDÜK.

Emre ilk
Yenilikler olması çok güzel insanlara faydalı bir site düşünen ve emeği geçen herkese teşekkürler

Sevilay Aykut
Öncelikle sitemiz tüm köyümüz için hayırlı ugurlu olsun. Yenilikler için, emeği geçen herkese teşekkür ederiz.


Tüm ziyaretçi yorumları için tıklayınız.
Günlük Gazeteler
Sponsorlarımız

Tokat Reşadiye Gökköyü Derneği

© Copyright 2020  V4.1 Tüm Hakları Saklıdır. | Dernek Sitesi | Köy Sitesi


Top